JACKİE ARDİTTY Click for Artist Information

JACKIE ARDITTY

         Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, küçük ressam Hasan KAPTAN için kaleme aldığı şiirinde belirttiği gibi:

‘İçimde renkler uçuşur

Al yanar yeşil tutuşur

Ne sihirdir ne keramet

Ne de el çabukluğu marifet

Bu bir ressam oğlu ressam işidir…’

diye devam eden dizelerinde, çocukların dünyasının büyüleyiciliğini ne kadar güzel duyumsayabiliyor insan… Hele bir ressamın gözüyle… İşte Arditty’nin, doğuştan içinde taşıdığı cevheri, çizgi ve renkler aracılığıyla daha çok küçük yaştan itibaren yüzeye taşımasına, bir pusula misali yön vermede, anne ve babasının, her yaştan olduğu gibi çocuk resmindeki eğitmenliğinde de ülke çapında kendisini kanıtlamış ressam Hasan Kavruk ile tanışmaları etkili olmuştur.

         Hasan Kavruk, 1991 yılında çocuk resimleri hakkında kaleme aldığı bir yazısında, ‘Bir zamanlar bir Van Gogh vardı,.. bir Toulouse-Lautrec bir Paul Klée bir Pablo Picasso ve daha nice hareket, coşku ve renk cümbüşünü, tabiatının kopmaz parçası olarak dünyaya ve insanlara yapıtları ile haykırarak ortaya koyan pek çok sanatçı çocuk vardı. Bunlar, büyük sanatçıları düşündüren, imrendiren ve kıskandıran birer deha olarak çocukluklarından başlayarak çağımızın resmine imzalarını attılar ve ölmezliğe kavuştular..’

         Kuşkusuz, kendisi, yıllar önce, Jackie Arditty’nin yeteneğini keşfettiğinde, ülkemize önemli bir ressamın yetişmekte olduğunu duyumsamıştı.

         Ülkemizde artık maalesef hatırlayan sınırlı sayıda insanın hafızalarının dışında unutulma noktasına gelmiş bulunan Harika Çocuklar Yasası’ndan yararlanarak 1970’li yıllarda Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim görmek üzere burs aldığı dönemde Jackie Arditty, gerek desenleri gerekse yağlıboyadan çini mürekkebine kadar pek çok teknik kullanarak ortaya koyduğu çalışmalarıyla büyüleyici bir çizgi oluşturmuştu bile…

         Arditty dönem dönem yapıtları için çeşitli konular ve temalar belirlese de, doğduğu ve büyüdüğü Istanbul, onun için her daim önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Fakat, çocukluğundan beri vazgeçemediği iki unsur vardır ki; ressamı onlarsız tahayyül etmek nerdeyse imkansızdır: Palyaçolar ve Atlar…

         Ressamlığının yanı sıra başarılı bir heykeltıraş da olan sanatçı, vahşi atları, vahşi doğada, özgürce betimlediği başarılı resimlerinin aktörleri olarak, zaman zaman, şekilden biçime geçişi temsil edercesine, aynı hareketi ve tutkuyu, üç boyutlu olarak da farklı fakat aynı derecede başarılı biçimde heykellerinde de konu etmiştir.

         Palyaçolar ise, onun için her zaman başka bir tutku olmuştur. Palyaçolar, abartılı makyajları ve adeta dekoratif görünümleriyle, her ne kadar çocukların güzel zamanlarında kendilerine eşlik eden birer sessiz unsur olarak görülse de içinde gizlice barındırdığı hüznü, görebilen için gözlerden kaçırmak zordur. Arditty gibi bir sanatçının ise bunu kâğıda veya tuvale yansıtması, hayranlık uyandıracak bir duyarlılığın ve renk ustalığının yansımasıdır. Sanatçının gerek siyah-beyaz gerekse renkli betimlemelerinde, yüzyıllardır farklı şekillerde de olsa hepimizin bildiği bu karaktere kendine has bir özelliğin yüklenmiş olduğu fark edilebilir.

         Konuları ne olursa olsun, Arditty’nin resimde gösterdiği duyarlılık ve ustalığı heykellerinde de görmemek mümkün değil…

         Bilindiği gibi başta heykel olmak üzere, plastik sanatlarda, formun önemi, resim ve desen çalışmalarından daha farklı bir yaklaşımı gerektirir. Fakat biçimlerin ve formların karşılıklı iletişimi, pek çok sanat türü için hayati öneme sahiptir. Sanatsal prosedür içinde, özellikle resimde (kağıt veya tuval, vs) formların biçimlere dönüştürülmesi süreci, ressamın yetisini belirleyen unsurdur. Jackie Arditty, kuşku yok ki bu sürecin ülkemizdeki en yetkin sanatçılarından biri olarak takdir, övgü ve alkışı hak etmektedir.

Çağdaş Kavruk

Istanbul, Mart, 2021